Lyme hastalığı, Borrelia burgdorferi bakterisinin neden olduğu ve enfekte kenelerin ısırmasıyla insanlara bulaşan ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. İlk olarak 1970'li yıllarda Amerika'nın Lyme kasabasında tespit edildiği için bu ismi almıştır. Sıklıkla yanlış anlaşılan bu hastalık, erken teşhis ve doğru tedaviyle kontrol altına alınabilirken, tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen kompleks bir rahatsızlıktır. Kenelerin, özellikle ormanlık ve yeşil alanlarda yaşayanların, doğada geçirdikleri zamanın artmasıyla birlikte Lyme hastalığı riski de yükselmektedir.

Lyme Hastalığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Lyme hastalığı, Borrelia burgdorferi adı verilen bir bakterinin neden olduğu ve enfekte keneler aracılığıyla insanlara bulaşan ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık, genellikle üç aşamada ilerleyen çeşitli belirtilerle kendini gösterir ve erken teşhis, tedavinin başarısı için hayati önem taşır. Hastalığın ilk ve en belirgin belirtisi, kene ısırığı bölgesinde oluşan ve halk arasında "boğa gözü döküntüsü" olarak bilinen eritema migrans adı verilen kızarıklıktır. Bu döküntü, ısırık bölgesinden yayılan, ortası soluk halka şeklinde bir kızarıklık olarak ortaya çıkar. Kimi zaman bu kızarıklık, kaşıntı veya ağrı yapabilirken, bazen de hiçbir belirti göstermeyebilir.

Bu döküntüye ek olarak, Lyme hastalığının erken aşamalarında grip benzeri semptomlar da sıkça görülür. Ateş, baş ağrısı, yorgunluk, kas ve eklem ağrıları, lenf bezlerinde şişlik gibi belirtiler, hastalığın vücuda yayılmaya başladığının işaretleridir. Eğer bu aşamada tedaviye başlanmazsa, hastalık daha ileri bir aşamaya geçerek sinir sistemi, kalp ve eklemleri etkileyen daha ciddi sorunlara yol açabilir. Bu aşamada ortaya çıkan belirtiler arasında yüz felci (Bell paralizisi), menenjit, sinir ağrıları ve kalp ritmi bozuklukları sayılabilir. Bu nedenle, özellikle kene ısırığı şüphesi varsa ve yukarıda belirtilen semptomlar gözlemleniyorsa, vakit kaybetmeden bir sağlık uzmanına başvurmak büyük önem taşır.

Lyme Hastalığı Nasıl Bulaşır ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Lyme hastalığı, enfekte olmuş bir kenenin insanı ısırmasıyla bulaşır. Bu hastalığı taşıyan keneler, genellikle otluk, ormanlık ve çalılık alanlarda bulunur. Kene, bir canlıya tutunduktan sonra kan emmeye başlar ve bu süreçte bakteriyi vücuda aktarır. Bulaşmanın gerçekleşmesi için kenenin genellikle 24 saatten daha uzun süre vücuda yapışık kalması gerektiği düşünülse de, bu süre kesin değildir. Bu nedenle, bir kene fark edildiğinde, uygun yöntemle ve en kısa sürede çıkarılması gereklidir.

Lyme hastalığının tedavisi, genellikle hastalığın evresine ve ciddiyetine bağlı olarak değişir. Erken teşhis edildiğinde, lyme hastalığı antibiyotik tedavisi ile tamamen iyileştirilebilir. Genellikle 2 ila 4 hafta süren bir oral antibiyotik kürü uygulanır. Tedavide en sık kullanılan antibiyotikler arasında doksisiklin, amoksisilin ve sefuroksim bulunur. Hastalık ileri bir aşamaya geçtiyse veya sinir sistemi, kalp gibi organları etkilediyse, damar yoluyla uygulanan daha uzun süreli bir antibiyotik tedavisi gerekebilir. Erken müdahale, hastalığın kronikleşme riskini önemli ölçüde azaltır ve tedavinin başarı oranını artırır.

Kenelerin Hepsi Lyme Hastalığı Taşır mı?

Hayır, tüm keneler Lyme hastalığı taşımaz. Lyme hastalığına neden olan Borrelia burgdorferi bakterisini yalnızca belirli kene türleri (Ixodes türleri) taşır. Bu keneler, genellikle "geyik kenesi" olarak bilinir ve daha çok nemli, ormanlık veya otluk alanlarda yaşar. Bir kenenin enfekte olup olmadığı, yaşadığı coğrafi bölgeye ve taşıdığı patojenlere bağlıdır. Örneğin, Türkiye'de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını taşıyan keneler yaygınken, Lyme hastalığına neden olan Ixodes türleri de belirli bölgelerde bulunabilir. Bu nedenle, bir kene ısırığı durumunda panik yapmak yerine, kenenin doğru bir şekilde çıkarılması ve ısırık bölgesinin gözlemlenmesi önemlidir.

Lyme Hastalığı Teşhisi Nasıl Konur?

Lyme hastalığı teşhisi, karmaşık bir süreç olabilir ve doğru bir tanı için hem klinik belirtilerin hem de laboratuvar testlerinin bir arada değerlendirilmesi gerekir. Hastalığın erken evresinde ortaya çıkan "boğa gözü döküntüsü" (eritema migrans) genellikle en belirleyici klinik bulgudur ve deneyimli bir doktor bu döküntüyü görerek direkt olarak teşhis koyabilir. Ancak döküntü oluşmazsa veya gözden kaçarsa, teşhis için serolojik testler devreye girer.

İki aşamalı bir test protokolü uygulanır. İlk olarak, ELISA (Enzyme-Linked Immunosorbent Assay) adı verilen bir tarama testi yapılır. Bu test, vücudun Borrelia bakterisine karşı ürettiği antikorları (IgM ve IgG) saptar. Eğer ELISA testi pozitif veya şüpheli sonuç verirse, sonuçları doğrulamak için daha spesifik olan Western blot testi yapılır. Bu iki testin birlikte kullanılması, yanlış pozitif sonuçları en aza indirerek daha güvenilir bir teşhis sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki, antikorların oluşması birkaç hafta sürebileceğinden, hastalığın ilk günlerinde yapılan testler negatif sonuç verebilir. Bu nedenle, doktorlar hem hastanın öyküsünü (kene ısırığı, belirtiler) hem de test sonuçlarını bir bütün olarak değerlendirir.

Lyme Hastalığı Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Lyme hastalığı, erken evrede tedavi edilmediği takdirde ciddi ve uzun süreli sağlık sorunlarına yol açabilir. Tedavi edilmeyen Borrelia bakterileri, kan dolaşımı yoluyla vücudun çeşitli bölgelerine yayılarak sinir sistemini, eklemleri ve kalbi etkileyebilir. Bu durum, hastalığın ileri evre belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur.

İleri evre belirtiler arasında en sık görülenler arasında eklem iltihabı (Lyme artriti) yer alır. Genellikle büyük eklemlerde, özellikle dizlerde, ağrı ve şişlik meydana gelebilir. Nörolojik sorunlar (nöroborreliyoz) da sıkça görülür. Bunlar arasında yüz felci, menenjit (beyin ve omurilik zarı iltihabı), sinir köklerinde ağrı ve uyuşma hissi (radykülopati) bulunur. Ayrıca kalp kası iltihabı (Lyme karditi) gelişebilir, bu da kalp ritim bozukluklarına neden olabilir. Bu komplikasyonlar, hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür ve tedavi süreci uzar. Bu nedenle, erken teşhis ve tedavi, bu ciddi sonuçların önüne geçmek için kritik öneme sahiptir.

Lyme Hastalığı Kronikleşebilir mi?

Evet, Lyme hastalığı kronikleşebilir, ancak bu terim tıp dünyasında tartışmalı bir konudur. Genellikle, hastalığın erken evresinde uygun ve yeterli antibiyotik tedavisi alan hastalar tamamen iyileşir. Ancak bazı durumlarda, tedaviye rağmen semptomlar devam edebilir. Bu duruma "Tedavi Sonrası Lyme Hastalığı Sendromu" (Post-Treatment Lyme Disease Syndrome - PTLDS) adı verilir. PTLDS'nin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyonu veya enfeksiyonun neden olduğu doku hasarı gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Kronik Lyme hastalığı terimi ise, özellikle hastalığın geç teşhis edildiği veya yetersiz tedavi edildiği durumlarda, uzun süren semptomları tanımlamak için kullanılır. Bu semptomlar arasında kronik yorgunluk, yaygın kas ve eklem ağrıları, bilişsel fonksiyonlarda zorluk (beyin sisi) ve sinir sistemiyle ilgili belirtiler yer alabilir. Bu hastaların tedavisinde, uzun süreli antibiyotik kürleri veya semptom yönetimine yönelik destekleyici tedaviler uygulanabilir. Her iki durumda da, kronikleşme riskini en aza indirmek için en önemli adım, hastalığın mümkün olan en erken aşamada teşhis edilip tedaviye başlanmasıdır.

Lyme Hastalığı Aşı ile Önlenebilir mi?

İnsanlar için geliştirilmiş bir Lyme hastalığı aşısı şu an için yaygın olarak mevcut değildir. 1990'lı yılların sonunda Lymerix adı verilen bir aşı piyasaya sürülmüştü, ancak talep azlığı ve bazı yan etkilerle ilgili endişeler nedeniyle üretimi durduruldu. Bu aşı, Borrelia burgdorferi bakterisinin dış yüzeyindeki OspA proteinine karşı bağışıklık tepkisi oluşturmayı hedefliyordu.

Ancak, hayvanlar, özellikle de köpekler için Lyme aşısı bulunmaktadır ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Köpekler de tıpkı insanlar gibi kene ısırığı yoluyla Lyme hastalığına yakalanabilir ve ciddi sağlık sorunları yaşayabilir. Bu aşı, köpeklerde hastalığın önlenmesine yardımcı olur. İnsanlar için yeni aşı çalışmaları devam etmektedir ve gelecekte Lyme hastalığına karşı daha etkili bir aşı geliştirilmesi umulmaktadır. Şu an için en etkili korunma yöntemi, kenelerin bulunduğu ortamlarda koruyucu önlemler almaktır.

Lyme Hastalığı Testi Nerede Yapılır?

Lyme hastalığı testi, genellikle devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri veya özel laboratuvarlarda yapılabilir. Tanı için kullanılan ELISA ve Western blot gibi serolojik testler, kan örneği alınarak incelenir. Bu testler, vücudun Borrelia bakterisine karşı ürettiği antikorları (IgM ve IgG) tespit eder.

Eğer şüpheli bir kene ısırığı yaşadıysanız ve belirtileriniz varsa, öncelikle bir aile hekimine veya enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmanız gerekir. Doktorunuz, klinik muayenenizi yaptıktan ve kene ısırığı öykünüzü dinledikten sonra gerekli kan testlerini talep edecektir. Test sonuçları, hastalığın teşhisinde önemli bir rol oynasa da, tek başına yeterli değildir. Kesin tanı için, doktorunuzun tüm klinik bulgular ve laboratuvar sonuçlarını bir arada değerlendirmesi gerekir.

Lyme Hastalığı İçin Hangi Doktora Gidilir?

Lyme hastalığı için başvurulması gereken ana uzmanlık alanı Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji bölümüdür. Eğer bir kene ısırığı sonrası veya grip benzeri semptomlarla birlikte döküntü fark ederseniz, ilk olarak bir aile hekimine başvurmanız en doğru adım olacaktır. Aile hekiminiz, durumu değerlendirerek sizi bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına yönlendirebilir.

Hastalığın evresine ve etkilediği organlara bağlı olarak farklı uzmanlık alanlarından da yardım alınabilir. Örneğin, eğer sinir sisteminde (yüz felci, menenjit) belirtiler varsa Nöroloji, eklem ağrıları ve şişlikleri varsa Romatoloji, kalp ritim bozuklukları varsa Kardiyoloji uzmanları da tedavi sürecine dahil olabilir. Ancak, hastalığın asıl yönetimini ve lyme tedavisini planlayacak ana doktor genellikle enfeksiyon hastalıkları uzmanıdır.

Lyme Hastalığı Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Lyme hastalığı tedavisi süresi, hastalığın teşhis edildiği evreye ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Hastalık erken evrede, yani ilk haftalarda teşhis edildiğinde, oral yolla alınan antibiyotiklerle kısa süreli bir tedavi yeterli olabilir. Genellikle, doksisiklin, amoksisilin veya sefuroksim gibi antibiyotiklerle 14 ila 21 gün süren bir tedavi planlanır. Çoğu hasta bu kısa süreli tedaviyle tamamen iyileşir.

Eğer hastalık ilerlemişse ve sinir sistemi veya kalp gibi organlar etkilenmişse, tedavi süresi uzayabilir. Bu durumlarda, damar yoluyla uygulanan (intravenöz) antibiyotik tedavisi gerekebilir. İntravenöz tedavi genellikle 2 ila 4 hafta sürer, ancak semptomların şiddetine göre bu süre uzatılabilir. Tedavi sonrası semptomların tamamen geçmesi için birkaç hafta veya ay gerekebilir. Lyme hastalığında en önemli şey, doktorun belirlediği tedavi planına eksiksiz uymak ve semptomlar düzelmiş olsa bile antibiyotik kürünü tamamlamaktır.

Lyme Hastalığı En Çok Kimlerde Görülür?

Lyme hastalığı, özellikle kenelerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde yaşayan veya bu bölgelerde zaman geçiren insanlarda daha sık görülür. Doğa yürüyüşü, kampçılık, avcılık, bahçe işleri gibi açık hava aktiviteleriyle uğraşan kişiler risk altındadır. Bu aktiviteler sırasında, ormanlık, otlak veya çalılık alanlarda kenelerle temas etme olasılığı artar.

Çocuklar da riskli bir gruptadır, çünkü oyun oynarken kolayca kenelerle temas edebilirler. Evcil hayvan sahipleri de, hayvanları aracılığıyla keneleri eve taşıyabilecekleri için risk altındadır. Hastalığın yaygın olduğu endemik bölgelerde yaşayanlar için risk, mevsimsel olarak artar; özellikle ilkbahar ve yaz ayları, kenelerin en aktif olduğu dönemlerdir. Bu nedenle, riskli bölgelerde yaşayan veya bu bölgeleri ziyaret eden herkesin kene ısırığına karşı dikkatli olması ve gerekli önlemleri alması önemlidir.

Lyme Hastalığı ile Fibromiyalji Arasındaki Fark Nedir?

Lyme hastalığı ve fibromiyalji, bazı ortak semptomları (yaygın ağrı, yorgunluk, beyin sisi) paylaştıkları için zaman zaman karıştırılabilen iki farklı tıbbi durumdur. Ancak aralarında temel farklar vardır. Lyme hastalığı, Borrelia burgdorferi bakterisinin neden olduğu enfeksiyöz bir hastalıktır ve tanı konulduktan sonra antibiyotiklerle tedavi edilir. Hastalığın teşhisi, kan testleri ve klinik bulgularla doğrulanabilir.

Fibromiyalji ise, nedeni tam olarak bilinmeyen, kronik bir ağrı sendromudur. Vücudun çeşitli bölgelerinde yaygın ağrı, hassas noktalar, yorgunluk, uyku bozuklukları ve bilişsel sorunlarla karakterizedir. Fibromiyaljinin kesin bir laboratuvar testi yoktur ve tanı, hastanın semptomlarına ve fiziksel muayenesine dayanarak konur. Fibromiyaljinin tedavisi, ilaçlar, fizik tedavi, egzersiz ve yaşam tarzı değişikliklerini içeren semptom yönetimine odaklanır. Dolayısıyla, birisi enfeksiyon kaynaklı iken, diğeri ağrıya duyarlılığın arttığı ve sinir sisteminin düzeninin bozulduğu bir durumdur.

Lyme Hastalığı Riskli Bölgeler Nerelerdir?

Lyme hastalığı, kene popülasyonunun yoğun olduğu ve Borrelia burgdorferi bakterisini taşıyan kenelerin bulunduğu coğrafi bölgelerde risk taşır. Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'nın ılıman iklimli bölgeleri, hastalığın en sık görüldüğü yerlerdir. Türkiye'de de özellikle Karadeniz Bölgesi, Trakya ve İç Anadolu'nun bazı ormanlık alanları riskli bölgeler arasında sayılabilir. Ancak kesin bir coğrafi sınır çizmek mümkün değildir, çünkü keneler kuşlar ve diğer hayvanlar aracılığıyla farklı bölgelere taşınabilir.

Riskli bölgeler genellikle yoğun ormanlık alanlar, otlaklar, çalılıklar ve nemli çevrelerdir. Kentsel parklar veya bahçeler de kenelerin bulunabileceği yerlerdendir. Bu nedenle, piknik, kamp veya yürüyüş gibi açık hava etkinlikleri sırasında her zaman dikkatli olmak ve koruyucu önlemler almak gereklidir. Bu önlemler arasında uzun kollu giysiler ve pantolon giymek, pantolon paçalarını çorapların içine sokmak, DEET içeren böcek kovucular kullanmak ve eve döndükten sonra kene kontrolü yapmak yer alır.

Sıkça Sorulan Sorular

Lyme hastalığı nedir?

Lyme hastalığı, Borrelia burgdorferi bakterisinin neden olduğu, kene ısırmasıyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık, erken teşhis ve tedavi edilmezse sinir sistemi, eklemler ve kalbi etkileyebilecek ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Genellikle grip benzeri belirtiler ve kene ısırığı bölgesinde "boğa gözü döküntüsü" olarak bilinen kızarıklıkla başlar.

Kene ısırması sonrası kızarıklık ne zaman çıkar?

Kene ısırığı sonrası ortaya çıkan ve "boğa gözü döküntüsü" (eritema migrans) adı verilen kızarıklık, genellikle ısırığın olduğu bölgede birkaç gün veya hafta içinde belirir. Bu kızarıklık, ortası daha soluk, dışa doğru yayılan bir halka şeklindedir ve Lyme hastalığının en belirgin erken dönem belirtisidir.

Lyme hastalığı testi negatif çıkarsa yine de hasta olabilir miyim?

Evet, Lyme hastalığına karşı vücudun antikor üretmesi birkaç hafta sürebileceğinden, hastalığın ilk günlerinde yapılan testler negatif sonuç verebilir. Bu duruma "seronegatiflik" denir. Bu nedenle, kene ısırığı öyküsü ve belirtileriniz varsa, testin negatif çıkması hastalığın olmadığı anlamına gelmez. Doktorunuz, klinik bulgularınızı ve belirtilerinizin seyrini dikkate alarak tanıyı koyabilir ve gerekirse testi birkaç hafta sonra tekrarlayabilir.

Lyme hastalığı bulaşıcı mıdır?

Hayır, Lyme hastalığı insandan insana, havadan veya yiyeceklerle bulaşmaz. Hastalığın tek bulaşma yolu, Borrelia burgdorferi bakterisini taşıyan bir kenenin ısırmasıdır. Cinsel temas veya kan nakli yoluyla bulaştığına dair kanıtlar oldukça nadirdir.

Lyme hastalığı tedavi sonrası neden tekrarlar?

Lyme tedavisi sonrası semptomların devam etmesi, hastalığın tekrarlandığı anlamına gelmeyebilir. Bu durum, "Tedavi Sonrası Lyme Hastalığı Sendromu" (PTLDS) olarak adlandırılır. PTLDS'nin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, hastalığın neden olduğu bağışıklık sistemi reaksiyonları veya doku hasarının devam etmesiyle ilişkilidir. Doğru ve eksiksiz bir antibiyotik tedavisine rağmen semptomlar devam edebilir.

Lyme hastalığı tedavisi için bitkisel çözümler var mı?

Tıp dünyasında, Lyme hastalığının tedavisinde bitkisel çözümlerin etkili olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Lyme hastalığı bakteriyel bir enfeksiyon olduğundan, standart tedavi yöntemi antibiyotik tedavisidir. Bitkisel çözümlerin kullanımı, hastalığın ilerlemesine ve daha ciddi komplikasyonlara yol açabileceği için önerilmez. Her zaman bir sağlık uzmanına danışmak en doğru yaklaşımdır.

Kene ısırığı sonrası ne yapmalıyım?

Eğer bir kene ısırığı fark ederseniz, paniğe kapılmadan kene hemen ve doğru bir şekilde çıkarılmalıdır. Keneyi çıkarmak için cımbız kullanabilir ve baş kısmından nazikçe çekerek çıkarmayı deneyebilirsiniz. Vücudun içinde kalan kene parçacıkları enfeksiyon riskini artırmaz. Çıkarma işleminden sonra ısırık bölgesini sabun ve suyla temizleyin. Keneyi çıkardıktan sonra en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak doktorunuza danışmanız ve ısırık bölgesini yakından takip etmeniz önemlidir.

Lyme hastalığından korunmak için ne yapmalıyım?

Lyme hastalığından korunmanın en etkili yolu kene ısırıklarını önlemektir. Özellikle ormanlık, otluk ve çalılık alanlarda bulunurken uzun kollu giysiler ve pantolon giymek, pantolon paçalarını çorapların içine sokmak, kapalı ayakkabılar tercih etmek ve açık renkli kıyafetler giyerek keneleri daha kolay fark etmek önemlidir. Ayrıca, cilde ve kıyafetlere kene kovucu spreyler (DEET içeren) uygulayabilirsiniz. Doğadan döndükten sonra vücudunuzu ve kıyafetlerinizi kene kontrolü için dikkatlice incelemeyi ihmal etmeyin.

Lyme hastalığı teşhisinde kullanılan testler nelerdir?

Lyme hastalığı teşhisinde genellikle iki aşamalı serolojik testler kullanılır. İlk test, vücudun Borrelia bakterisine karşı ürettiği antikorları (IgM ve IgG) saptayan ELISA testidir. ELISA testi pozitif veya şüpheli sonuç verirse, sonuçları doğrulamak için daha spesifik olan Western blot testi yapılır. Bu iki testin birlikte kullanılması, tanının doğruluğunu artırır.

Lyme hastalığı kronikleşmesi nasıl anlaşılır?

Lyme hastalığının kronikleşmesi, uygun ve yeterli bir antibiyotik tedavisinden sonra bile uzun süreli ve kalıcı semptomların devam etmesiyle anlaşılır. Bu semptomlar arasında kronik yorgunluk, yaygın kas ve eklem ağrıları, bilişsel fonksiyonlarda zorluklar (beyin sisi), uykusuzluk ve sinirsel sorunlar yer alabilir. Bu semptomlar, hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir ve fibromiyalji gibi diğer kronik hastalıklarla karıştırılabilir.

Lyme hastalığı, erken teşhis ve doğru tedaviyle başarılı bir şekilde yönetilebilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Kene ısırığı yoluyla bulaşan bu rahatsızlık, ilk evrelerde ortaya çıkan boğa gözü döküntüsü ve grip benzeri semptomlarla kendini gösterir. Eğer bu aşamada müdahale edilmezse, hastalık ilerleyerek sinir sistemi, eklemler ve kalpte ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, özellikle doğa ile iç içe olan bireylerin kene ısırığına karşı tetikte olması ve şüpheli durumlarda vakit kaybetmeden bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurması hayati önem taşır. Lyme hastalığının karmaşık yapısı ve tedavi sonrası semptomların devam edebilme potansiyeli, hastalığı daha da önemli kılmaktadır. Unutulmamalıdır ki, erken teşhis ve tedavi, hastalığın kronikleşme riskini en aza indirmenin ve yaşam kalitesini korumanın en etkili yoludur.